Taliban’a meydan okuyan kütüphaneci

Wahida Amiri geçen yıl Ağustos ayında Taliban Kâbil’i ele geçirerek tekrardan iktidara vardığında bayağı bir kütüphaneciydi. Fakat Taliban hanımefendilerin kazanılmış haklarını birer birer ellerinden almaya başladığında onlara karşı direnişin önde gelen isimlerinden biri haline geldi. Amiri, BBC’den Sodaba Haidare’ye iyi mi gözaltına alındığını ve bırakıldığında niçin ülkesini terketmeye karar verdiğini söyledi:
Evin önüne gelen arabaların acı frenleri duyuldu. Araçları ve askerleri sayamadım. sanki birkaç hanımı değil de tüm köyü tutuklamaya gelmişlerdi. Odaya daldıklarında “Wahida Amiri’yi buldunuz mu?” diye bir ses duydum. “Tamam dedim. Bitti. Öldürecekler beni.”

15 Ağustos 2021’den ilkin bayağı bir kadındım. 33 yaşındaydım, hukuk okumuştum ve Kâbil’in göbeğinde bir kütüphaneyi yönetiyordum.
Kütüphane en mutlu olduğum yerdi. Kimi zaman kakuleli çayımızı içerken feminizm benzer biçimde mevzuları tartışırdık. Afganistan muhteşem değildi fakat özgürdük.
Kitapları seviyordum şundan dolayı 20 yaşına kadar okumayı öğrenememiştim.
Okula başladığım 1996 ylında Taliban Afganistan’daki ilk hakimiyetini kurdu. İlk icraatlarından biri kızların okula gitmesini yasaklamak oldu.
Akrabalarımızın hepsi Pencşir vadisine kaçtılar, ikimiz de Pakistan’a göçtük.

Virginia Woolf ile tanışma
Evin tüm sorumlulukları ve işleri benim üzerime kalmıştı. Tüm gün yiyecek pişiriyor, temizlik yapıyor, bölgeleri ovuyordum. Hayatım bu şekilde geçecek diye düşünüyordum.
Sonrasında 11 Eylül 2001 yaşandı. Televizyonda ikiz kulelerin çöküşünü izledim. Bu olayın bizim benzer biçimde bayağı Afganların yaşamını ne kadar değiştireceğini hemen sonra gördük. Fazlaca geçmeden Taliban yenilgiye uğradı ve biz Pakistan’dan ayrılıp ülkemize döndük.
Kâbil’e yerleştiğimizde 15 yaşındaydım ve yaşam oldukça değişmişti. Taliban gidince kızlar okula, hanımefendiler çalışmaya başlamıştı. Fakat benim için bu şekilde olmadı. Benim ev işlerini yapmam ve hizmet etmem eğitim görmemden daha mühim görülüyordu. Okula 5 yıl sonrasında yazılabildim.
Sonunda bir mucize oldu ve hukuk fakültesine kabul edildim. Hala çekingen bir kız çocuğuydum, ta ki hayatıma Virginia Woolf adlı bir bayan ve “Kendine Ilişkin Bir Oda” adlı manifestosu girene kadar. Tekrardan doğan gibiydim. Okudukça bir bayan olarak gücümün bilincine vardım.

Kâbil’in düşüşü
Sıcak bir Ağustos günü bir zamanlar yaşamış olduğum kâbus geri döndü ve Taliban siyah beyaz bayraklarıyla Kâbil’e girdi.
Benimle aynı korkuları taşıyan bayanları buldum. Taliban’a karşı çıkmanın tehlikelerini biliyorduk fakat gene de “Protesto etmeliyiz” dedik. Afganistan’ın Mücadeleci Bayanları Hareketi adlı bir grup oluşturduk.
Taliban derhal gerçek yüzünü göstermeye başlamıştı. Hanımefendilerin işe ve okula dönüşüne izin verecekleri yolundaki vaadlerinden geri adım attılar ve içinde tek hanım olmayan bir kabine açıkladılar.
Sokaklarda yürüyüşler halletmeye başladık. Taliban bizi kıstırıyor, göz yaşartıcı gaz sıkıyor, havaya ateş ediyor, hatta bazı bayanları dövüyordu. Sonrasında protestoları tamamen yasakladılar. Artık oldukça tehlikeli olduğundan devam etmeme sonucu verdik.

Gözaltına alınış
2022’nin Şubat ayında bigün başka hanımlarla beraber gizlendiğim ev Taliban tarafınca basıldı. Kamyonlarla İçişleri bakanlığı’na götürüldük ve 19 gün orada tutulduk.
Gözaltına alınışımızın ikinci günü tutulduğumuz odaya giren bir Taliban elime bir kalem ve kağıt vererek “Sen casussun. Tüm işbirlikçilerinin isimlerini buraya yazacaksın” dedi.
Hanımefendiler tek tek bırakılıyor fakat bana sıra gelmiyordu. Bigün ellerinde bir kamera ile gelip kalan birkaç hanıma sorular soracaklarını söylediler.
Niçin kaydedildiğimizi sorduğumuzda bunun bir formalite bulunduğunu, bakanlığın arşivine konacağını söylediler.
Ilkin isimlerimizi söyleyecektik. Peşinden protestolar için ülke dışından komut aldığımızı anlatmaya zorladılar. Kısa süre sonrasında bu kayıtları medyada yayımladıklarını koridordaki televizyondan gördük.
Tamamımız gözyaşları içindeydik. Artık hepimiz gözaltına alındığımızı biliyordu. Ve protestoları sırf ülkeden çıkışımıza yardım edilsin diye yaptığımızı düşünüyorlardı. Kayıttan iki gün sonrasında bırakıldık.

Gene sürgün
Her şeyimi kaybetmiştim. İnsanlar hanım başına bu şekilde işlere giriştiğim için beni kınıyordu. İşimi, özgürlüğümü yitirmiştim.
Bigün başka bir bayan protestocu ile isim vermeden meydana getirilen söyleşiyi okudum. Taliban’ın gözaltındayken bizi dövdüğünü söylüyordu. Oysa dövmemişlerdi. Akrabalarım, bu söyleşiden sonrasında Taliban’ın öfkeyle tekrardan tutuklamalara girişeceğinden korkarak kaçmamı istedi.
Bırakılışımın üstünden iki ay geçmişti. Ufak bir valize birkaç elbise ve “Kendine Ilişkin Bir Oda” benzer biçimde sevdiğim kitapları koydum ve ana vatanıma veda ettim.

Yeni bir yaşam
Pakistan’da birkaç aileyle beraber yaşıyorum. Kaçamadığım bir fena rüyanın içinde mahsur kalmış gibiyim. Evimi, ailemi, kedimi özlüyorum.
Beni arada bir neşelendiren tek şey yakındaki Afgan lokantasına gitmek.
Yakındaki bir kütüphanede epey süre geçiriyor ve direnen hanımlarla ilgili bir şeyler yazmaya çalışıyorum. Hayatlarımızı ve bunun Taliban ile iyi mi değiştiğini.
Bu tarz şeyleri bigün bir kitap haline getirmeyi umuyorum.
Dünyadaki tüm hanımefendilerin Afgan kadınlarının teslim olmadığını, savaşım ettiklerini, susturulduklarında tekrardan ayağa kalkıp başka biçimlerde direnmeyi sürdürdüklerini bilmelerini isterim.
Fotoğraflar: Munazza Anwaar ve Musa Yawari
Yoruma kapalı.