İsrail-Lübnan deniz yetki alanları anlaşması bölge ve Avrupa için neden önemli?

İsrail-Lübnan açıkları

Kaynak, Getty Images

Uzun senelerdir savaşların, sınırda çatışmaların ve gerilimlerin yaşandığı Lübnan ve İsrail içinde zamanı bir uzlaşma sağlandı. İki ülke, ABD’nin devreye girmesiyle deniz yetki alanlarını belirleyen ve sınırları çizen bir antak kalma imzaladı.

Anlaşmayla, 1948’de kurulduğundan bu yana İsrail ile kuzeydeki komşusu Lübnan içinde ilk kez deniz sınırlarının ve kıta sahanlığının üstünde uzlaşılmış olacak.

Kağıt üstünde hâlâ harp halinde görünen iki ülke içinde diplomatik ilişki yok. İsrail, Lübnan’ı “düşman devlet” olarak kabul ederken Lübnan da İsrail vatandaşlarının ve hatta pasaportunda İsrail vizesi bulunan turistlerin dahi ülkesine girişine, resmen olmasa da gümrükteki sorgulamalar ve kimi zaman gözaltılarla, izin vermiyor.

Reuters ajansına gore antak kalma, iki ülke içinde deniz sınırını ihtilafını kalıcı olarak çözüyor. Sadece kara sınırındaki anlaşmazlığa değinmiyor. Bu da iki ülke arasındaki zamanı sorunların mühim bir kısmının varlığını koruduğunu gösteriyor. Kısıtlı bir antak kalma olsa da zamanı savaşlarla dolu bu iki komşu ülkenin uzlaşmaya varabilmiş olması mühim bir adım. İleride yapılacak ihtimaller içinde hidrokarbon aramaları için de bir kapı aralıyor.

İsrail Başbakanı Yeir Lapid, anlaşmayı duyurduğu açıklamasında “Bu İsrail’in güvenliğini artıracak; İsrail ekonomisine milyarlar akmasını sağlayacak ve şimal sınırımızda istikrarı sağlayacak zamanı bir antak kalma” ifadelerini kullandı.

İki ülke haftalardır anlaşmaya yakın bir pozisyona gelmiş sadece uzlaşma sağlayamamıştı. Lübnan Cumhurbaşkanı Michel Aoun da, ABD’nin temsilcisi Amos Hochstein’in getirmiş olduğu son taslağın Lübnan’ı “doyum ettiğini” söylemiş oldu.

Lübnan içinde İsrail karşıtı en sert ve en kuvvetli silahlı teşkilat Hizbullah da anlaşmaya dolaylı şekilde de olsa destek verdiğini deklare etti. Lübnan hükümetinin anlaşmanın kabul edildiğini resmen açıklamasını beklediğini belirten Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, Salı akşamı yapmış olduğu açıklamada, “Hükümetin imzalayacağı bir anlaşmaya saygı duyacağız sadece antak kalma sağlanana kadar tetikte kalacağız” dedi.

İsrail, Lübnan’daki iç harp esnasında, 1982’de ülkenin güneyindeki bazı bölgeleri işgal etmiş; buralardan 2000 senesinde çekilmişti. Arkasından 2006’da Hizbullah’la bir ay devam eden muharebede çoğunluğu Lübnanlı 1500 şahıs yaşamını kaybetmişti.

Antak kalma ne içeriyor?

İki ülke içinde uzlaşıldığı varılan metin hemen hemen kamuoyuna açıklanmadı. Sadece ABD’de piyasaya çıkan New York Times gazetesine konuşan ABD’li bir kaynak, iki tarafın da hidrokarbon yataklarının bulunmuş olduğu kendi münhasır ekonomik bölgelerinin net olarak çizildiğini; anlaşmanın imzalanmasının arkasından iki tarafın da bu bölgelerde onay aramaya gerek kalmadan yada ihtilafa yer vermeden arama ve sondaj emek harcaması yapabileceğini söylemiş oldu.

Aynı yetkilinin ve İsrail’den de üst düzey bir yetkilinin gazeteye verdiği bilgiye gore anlaşmayla Lübnan, İsrail’in Lübnan sınırına yakın bölgede hak iddia etmiş olduğu alanın kontrolünü Tel Aviv yönetimine verdi. İsrail de; Lübnan’ın daha ilkin hidrokarbon arama emek harcaması yapmak istediği ihtilaflı bölgedeki Kana Sahası’nda emekler için Beyrut yönetimine izin veriyor.

Sadece bu bölgeden çıkarılacak bir doğalgaz rezervi bulunursa, satılan gazdan İsrail’e de bir hisse verilecek. Böylece İsrail kendi hak iddia etmiş olduğu bölgeden çekilmemiş sadece Lübnan’ın da bu bölgede doğalgaz çıkarma faaliyetine -sonunda hisse almak kaydıyla- karışmamış olacak. 

Bu, bununla beraber sahadan gaz çıkması halinde iki ülke içinde daha uzun vadeli bir ticari ortaklık gereksinimi de doğuracak. 

Bu durum, iki ülkenin uzun solukta diplomatik ilişki geliştirmesi ve kağıt üstünde de olsa harp durumunu sonlandırmasına da kapı aralamış oluyor.

Gazeteye sızan bilgilere gore Lübnan, gene ihtilaflı bir saha olan Kariş Sahası’nda hak iddia etmekten de vazgeçmeyi taahhüt ediyor. Daha ilkin İsrail bu sahada arama emek harcaması yapmak istediğinde Hizbullah, karşılık vermekle tehdit etmiş ve bölgede bir çatışma riski doğuracak kadar gerilim yükselmişti.

Bu senenin başlangıcında Hizbullah’ın Kariş Sahası yakınlarına gönderilmiş olduğu silahlı insansız hava araçları İsrail ordusu tarafınca vurulmuş ve bir kez daha gerilim artmıştı.

O dönemden bu yana iki ülke içinde antak kalma sağlamaya çalışılıyordu.

Kana Sahası’nda ne kadar gaz olduğu hemen hemen bilinmiyor. Lübnan’ın internasyonal enerji şirketleriyle anlaşarak bölgede çalışmalara başlaması, çıkacak gazın piyasaya satılmasının seneler süreceği tahmin ediliyor. Seneler alsa da bu durum, ağır bir ekonomik bunalım içindeki Lübnan’da istikrar için uzun vadeli bir plan olarak büyük ehemmiyet kazanıyor.

Doğu Akdeniz

İki ülke arasındaki deniz yetki alanları gerilimi iyi mi başladı?

Aslen bu gerilimin kökleri 2007 yılına dayanıyor. Lübnan ve Kıbrıs Cumhuriyeti içinde imzalanan ve deniz sınırlarının belirlendiği anlaşmada, İsrail’in de sınırlarının belirlenmesi için açık kapı bırakılmıştı. Kıbrıs anlaşmayı Birleşmiş Milletler’e onaya gönderirken Lübnan seneler süresince bunu yapmadı.

2010’da gaz yataklarında çalışmaların hızlandığı bir dönemde İsrail ve Kıbrıs içinde da deniz sınırlarını belirleyen bir antak kalma imzalandı. Sadece bu antak kalma, Kıbrıs-Lübnan anlaşmasında değişimler gerektiriyordu zira Lübnan’ın cenup sınırı olarak belirlediği alan ile İsrail’in şimal sınırı olarak belirlediği alan çakışıyordu. Lübnan, İsrail ve Kıbrıs içinde imzalanan anlaşmayı tanımayacağını duyurdu.

İhtilafın yaşandığı bölgeye, iki ülke açıklarındaki Kariş ve Kana Sahaları’nın bir kısmı denk geliyor.

2017’de Lübnan, bu sahaların kendi kıta sahanlığında olduğu iddiasıyla hidrokarbon incelemesi yapmak suretiyle Fransız Total, İtalyan Eni ve Rus Novatek firmalarının oluşturduğu konsorsiyumla bir antak kalma imzaladı.

Bir süre sonrasında sahada sondaj hayata geçirmeye değecek oranda doğalgaz olduğu belirlendi. Sadece Total, İsrail ve Lübnan içinde bir antak kalma imzalanana kadar sondaj çalışmasına başlamayacağını deklare etti.

O dönem hiçbir gelişme kaydedilmedi ve ortaklık çalışmaya başlamadı.

2020’de bu kez İsrail’den bir adım geldi. Tel Aviv yönetimi; Kariş Sahası’nda emek verme yapılması için ihaleye çıkacağını deklare etti. 

Aslen Lübnan’ın Kıbrıs’la imzaladığı anlaşmada Kariş Sahası Lübnan’ın hak iddia etmiş olduğu sınırlara girmiyor. Sadece Lübnan ondan sonra, resmen anlaşmayı değiştirmese de ve BM’ye bildirdiği ilk sınırlarda düzeltme yapmasa da, deniz sınırlarının daha güneye uzandığını ve Kariş Sahası’nın bir kısmının kendi münhasır ekonomik bölgesinde bulunduğunu savundu.

Bu sebeple İsrail’in adımı Hizbullah’ın tepkisi ve iki ülke içinde gerilimin tırmanmasıyla sonuçlandı.

Bu aşamada devreye ABD girdi.

ABD arabuluculuğunda görüşmeler sürerken Lübnan’da karşıcılık, hükümetin yeni duyuru etmiş olduğu ve ülkeye daha geniş bir deniz yetki alanı veren sınırların netleşmesi için resmi anlaşmalarda değişim çağrıları hayata geçirmeye başladı.

Sadece bu durum görüşme sürecini daha da zorlaştıracaktı.

Hükümet bir süre müzakerelerin iyi mi gideceğini görmeyi tercih etti. Bir süre sonrasında, Beyrut Limanı’ndaki patlamanın da etkisiyle, ekonomik kriz oldukca daha sertleşmeye başladı. Hükümet, Internasyonal Para Fonu (IMF) ile yeni bir kredi için görüşmeye başladı. Bununla birlikte ülkede oldukca sık yaşanmış olan ve günün mühim bir kısmında düzeltilemeyen elektrik kesintilerine çözüm için, gene ABD’nin vesilesiyle, Mısır ve Ürdün’den elektrik satın alma görüşmeleri yapıyordu.

İsrail’le olan deniz sınırını değişiklik yapma talebinin ABD tarafınca hoş karşılanmayacağı ve hem IMF, hem Ürdün ve Mısır’la meydana getirilen görüşmeleri negatif etkileyeceği endişesi de vardı. 

Görüşmeler bu şekilde ilerlerken 5 Haziran 2022’de, İsrail’in yetkilendirdiği Energean Power gemisi Kariş Sahası’na giderek ihtilaflı bölgede emek verme hazırlığına başladı.

Hizbullah da bu adımı “Lübnan’ın güvenliği ve çıkarlarını korumak için harekete geçmeye hazır bulunduğunu” söyleyerek karşıladı. 

Rusya’nın Ukrayna işgali başladığından bu yana enerji kaynaklarında çeşitlilik arayan Avrupa ülkeleri ve ABD ise, bölgede ihtimaller içinde bir gerilimden kaçınıp gaz üretimine odaklanmak icap ettiğini savunuyordu. Bu sebeple devreye girdiler.

2020’den bu yana kendi sahalarından çıkan gazı Mısır’a taşıyarak burada sıvılaştıran ve Avrupa pazarına satan İsrail’in üretimi ve ihracatı artırma hedefleri de, görüşmelerde daha davranışlarında ölçülü bir tavır almasını sağlamış oldu.

Anlaşmayla beraber Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon yataklarında çalışmak, sondaj yapmak ve doğalgazı internasyonal piyasa sürmek mümkün hale geliyor ve bölgede emek verme meydana getirilen alanlar genişliyor.

Batı medyasına konuşan birçok güvenlik uzmanı, bu anlaşmayla beraber İsrail’in de Hizbullah’ın da denizden ve sınırlardan gelen ‘tehdidi’ gerekçe göstererek bölgede gerilimi artıran adımlar atmaktan kaçınacağını düşünüyor.

Bu da uzun solukta internasyonal enerji firmalarının bölgede sondaj yapmak için uzun vadeli anlaşmalar imzalamasını ihtimaller içinde kılıyor. 

Bilhassa İsrail’e ilişkin, milyarlarca metreküplük doğalgaz yatağının olduğu tahmin edilen Tanin sahası civarlarındaki Kariş Sahası’nda arama yapılacak olması Avrupa için mühim. Küresel gereksinimle karşılaştırıldığında oldukca tehlikeli sonuç bir oran olmasa da, Avrupa için Rus doğalgazına alternatif olma yönünde bu saha ümit vaat ediyor.

Ukrayna’daki harp başladığından bu yana Avrupa’nın artan taleplerini karşılayabilmek için İsrail doğalgaz üretimini yüzde 22 oranında artırdı. 

Ek olarak Lübnan’a gelecek yatırım ve ülkenin ekonomik krizden çıkması olasılığına da, bölgede istikrarı artıracak bir gelişme olarak bakılıyor.

Anlaşmaya varıldığı açıklanır açıklanmaz Salı günü Total’den yetkililer Lübnanlı yetkililerle Kana Sahası’da arama çalışmalarını iyi mi geliştireceklerini konuşmak suretiyle Beyrut’a gitti bile. Lübnanlı yetkililer ise çalışmaların başlamasının birkaç ayı bulabileceğini söylüyor.

ABD, bu antak kalma sonrası, hidrokarbon çalışmalarının devam etmesi ve Batı’dan gelecek ekonomik desteğin devamı için Beyrut’un İran’a karşı da daha davranışlarında ölçülü davranmasını da bekliyor. Hizbullah başta olmak suretiyle bazı örgütlerin ve siyasal partilerin İran’ın tesiri altında olduğu; İran’dan ciddi bir destek görmüş olduğu biliniyor. ABD, İran’la olan bu bağın dengelenmesi için Lübnan’a bu anlaşmayla yeni yatırımlar vaat etmiş ve ekonomisinin toparlanması için bir el de uzatmış oluyor.

Enerji uzmanları Avrupa’nın buradan gelecek doğalgazı kullanmasının en iyi ihtimalle dört yada beş yıl alabileceğini söylüyor. Sadece gene de Lübnan’ın uzun solukta istikrara ulaşması, Rusya haricinde herhangi bir bölgeden gelecek doğalgaz olasılığı ve bu bölgede bir antak kalma sağlayarak çatışma çıkma olasılığını ortadan kaldırmak; bugün Avrupa Birliği ve ABD’nin en büyük kazanım olarak kabul etmiş olduğu konuların başlangıcında geliyor.

İsrail-Lübnan kıta sahanlığı

Antak kalma ne süre yürürlüğe girecek?

İsrail ve Lübnan’ın resmi ilişkisi olmadığı için bu uzlaşı, direkt İsrail ve Lübnan içinde imzalanmayacak; iki antak kalma şeklinde Washington’da imzalanacak: Biri İSrail ve ABD içinde; diğeri de Lübnan ve ABD içinde olacak. 

İsrail hükümeti Çarşamba günü anlaşmayı destekleyeceğini söylemiş oldu. İsrail yönetiminin istifalar sonrası çoğunluğu kaybetmiş olduğu ve seçimin yakın olduğu düşünüldüğünde; bu mühim bir izahat. İsrail Başbakanlık Ofisi’nden meydana getirilen açıklamaya gore şimdi antak kalma, İsrail parlamentosunda iki hafta süreyle görüşülecek ve arkasından Kabine’ye son onay için geri gönderilecek. Bu da, herhangi bir aksaklık yaşanmaması halinde, 1 Kasım’daki seçimden ilkin anlaşmanın onaylanması anlamına geliyor.

Lübnan’da antak kalma parlamentoya götürülmeyecek sadece başbakan ve meclis başkanına gönderilecek. İki isim de daha ilkin anlaşmaya onay verdiğini açıklamıştı. Bu aşamadan sonrasında Cumhurbaşkanı Michel Aoun’un anlaşmayı, 31 Ekim’de vazife süresi dolmadan ilkin imzalaması planlanıyor.

İsrail ve Lübnan hükümetleri, anlaşmayı kabul ettiklerini belirten birer mektubu Washington’a gönderdikleri gün; aynı anda Birleşmiş Milletler’e de eş zamanlı olarak sınır bildirimi meydana getirecek. Washington, bundan sonrasında yaşanacak anlaşmazlıklar için de garantör konumunda olacak.

Yoruma kapalı.