İranlı eylemci cezaevini anlatıyor: ‘Dayak ve çığlık seslerini duyabiliyorduk’

İran'da bir kadın başı açık yürüyor

Kaynak, Getty Images

İran’daki rejim karşıtı eylemler, mahalli insan hakları kuruluşlarına bakılırsa güvenlik güçlerinin minimum 328 kişiyi öldürülmesine, 14.800 kişinin de tutuklanmasına rağmen sekizinci haftasına girdi.

Hapiste yedi gün geçiren ve şartlı tahliye edilen 20’li yaşlarındaki bir eylemci BBC’den Khosro Kalbasi İsfahani’ye yapmış olduğu açıklamalarda, fizyolojik ve ruhsal şiddetle, başka türlü fena muamelelere şahit bulunduğunu söyledi.  

Bu yazıdaki bazı ayrıntıları rahatsız edici bulabilirsiniz.

“Hapishaneden salıverildim fakat hala zincirlenmiş gibiyim.

İnsanların tutuklandığını ve işkence gördüklerini duymuştum fakat bu şekilde şeyleri kendi gözlerinizle görmeniz oldukca değişik.

Hapishanede kalanlar için hiçbir şey yapamayacağımı düşündükçe öfkeden patlayacakmış gibiyim. Burada bir tek olanları anlatmak isterim.

Bizimle beraber gözaltına alınanlar içinde yaşları 15’e kadar düşen genç kızlar bulunuyordu.

İki genç kızın kronik hastalıkları vardı, sadece hapiste onlara ilaçlarını vermeyi reddettiler. Biri, ağır hapis cezasına çarptırıldığında ürkü oldu ve bayıldı. Sadece güvenlik güçleri aldırmadı. Ambulans çağırmalarını istedik fakat bir bayan görevli ‘yakında iyileşir’ dedi.

‘Dördüncü bir bayan kanser hastasıydı’

Aynı hanım sorguda işkence görmüş oldu. Ellerine o şekilde sert vurdular ki, neredeyse tüm tırnakları kırıldı.

Bir başka hanım nöbet geçirdiğinde, gardiyanlar bir tek omuzlarını silkip ölürse “dünyadan bir çöpün daha eksileceğini” söylediler. Sara hastasıydı ve gardiyanlar ilaçlarını vermeyi reddetti.

Dördüncü bir bayan kanser hastasıydı. Sadece güvenlik güçleri tıbbi yardım almasını engelledi. Rutin işlemler için kliniklere gitmesi icap ettiğini söyleyen, saygı duyulan doktorlardan mektupları vardı fakat bakım görmesini reddettiler.

17 yaşındaki bir genç kızın en büyük endişesi, hapishanede ders çalışamayacağı için okulundaki final sınavlarında iyi notlar alamayacağıydı. Annesinin okul müdürüne hasta bulunduğunu söylediğini ve böylece salıverildikten sonrasında okuluna geri dönmeyi umduğunu söylüyordu.

20’li yaşlarındaki bir adam bizimle aynı anda gözaltına alınmıştı ve güvenlik güçlerinden oldukca fena dayak yedi. Başına coplarla vurdular. Oracıkta öleceğinden korkuyordu. Son anlarında neler bulunduğunu anlatabilmemiz için bizlere adını, anne ve babasının adresini verdi. Onu nereye götürdüklerini bilmiyorum.

Yanımızdaki hücreye de genç erkekleri götürüp, dövdüler. Dayak seslerini ve çığlıklarını duyabiliyorduk. O sesleri duyduğumuzda panikledik.

‘Size devamlı yalan söylüyorlar’

Tutukluların konulduğu merkezlerden biri...

Kaynak, WANA via REUTERS

Protestolarda tutuklandıktan sonraki oldukca ürkütücü olan bir şey de, sürecin açık ve net işlememesiydi. Bir saatten diğerine, size nasıl biteceğini bilmiyordunuz. Her şey sizin vakanıza bakan görevlinin o günkü ruh haline bağlı. Size devamlı yalan söylüyorlar ve arafta kalıyorsunuz.

Birçok eylemci de yargıçların istediği büyük kefalet miktarlarını ödeyemediklerinden hapiste kalmak mecburiyetinde.

Salıverilmemden bu yana, elim kolum bağlı benzer biçimde hissediyorum. Şehire o denli oldukca {güvenlik kamerası} kurdular ki, nere gitsem izleniyormuş benzer biçimde hissediyorum.

Birçok şahıs eylemlere giderken cep telefonlarını yanlarına almayı bıraktı, zira gözaltına alınırlarsa daha büyük bir risk altına girmeleri anlamına geliyor.

Bazı eylemciler yanlarına “aptal telefonlar” (internete bağlanamayan ve uygulamaları olmayan rahat cep telefonları) alıyor. Sadece güvenlik güçleri bu durumun farkına vardı ve şimdi eylemcileri “isyan lideri” olmakla suçluyorlar. Bazı vakalarda eylemcileri gözaltı merkezlerinden bıraktıktan sonrasında, evlerine baskın yapmış olup, tüm elektronik cihazlarına el koyuyorlar.

Ümit ederim kimse bizim gördüklerimizi görmez ve yaşadıklarımızı yaşamaz.

Gözaltına alındığımda dayak yedim. Sadece diğerlerinin çekmiş olduğu acıları gördüğünüze, sizinki anlam ifade etmeyen kalıyor.

Neredeyse kimse kendi yaralarına ağlamıyordu. Yalnız başkalarının acıları ve aileleri için duydukları korkudan ağladılar”

Yoruma kapalı.