HBO’nun 50. yılı: Televizyonda nasıl devrim yaptı?

HBO’nun 50. yılı: Televizyonda nasıl devrim yaptı?

Kaynak, Getty Images

Sex and the City. The Wire. The Sopranos. Game of Thrones.

Mare of Easttown. Euphoria. Succession. Chernobyl.

Eğer yukarıda adı geçen bir ya da birden fazla diziyi izlemişseniz siz de Amerikan televizyonunda, buna bağlı olarak da genel olarak televizyona meydana getirilen işlerde bir çığır açan HBO’yla tanışıyorsunuz anlama gelir.

1972 senesinde bir kablolu tv kanalı olarak gösterim hayatına süregelen HBO’nun ekranına ilk yansıyan programlar ABD Ulusal Hokey Ligi maçlarıydı.

Sadece ondan sonra bu tv kanalı, ABD kültürünü değiştiren, dönüştüren bir platforma; bugün tüm dünyayı saran Netflix’in çizgisini oluşturmasına giden yoldaki mühim mihenk taşlarından birine dönüştü.

New York’ta yaşayan 30’larındaki dört bekar kadının sex yaşamını özetleyen Sex and the City dizisinin 1998 senesinde yayınlanmaya başlamasıyla HBO cesaret gerektiren ilk işlerinden birini seyircilerle buluşturdu.

Cinselliğin ve ilişkilerin bu kadar açık sözlülükle bir ABD tv kanalında konuşulmasıyla süregelen süreç, HBO’nun bundan sonrasında da cesaret gerektiren yapımlara yer vermesiyle pekişti.

Sex and the City’yi Sopranos ve The Wire izledi.

HBO’nun dizileri, minimum beyaz perde filmleri kadar karmaşık trajik yapıları, kuvvetli karakterleri ve izleyici için kimi vakit zorlayıcı yapımlarla, televizyona etkili dramları getirmeyi başardı.

Böylece HBO tv dizilerinin de kaliteli olabileceğini kanıtladı.

Yapımcılara ehemmiyet vermesi ve tv programlarının arkasındaki yaratıcı ekibi önceliklendirmesiyle muadillerinden sıyrılan HBO, 2011 senesinde Game of Thrones (Taht Oyunları) ile gene ezberbozan bir yapım ortaya koydu.

Bir düşlem kitabından uyarlanan ve o dönem için oldukca büyük bir bütçe ayrılan Game of Thrones, birçokları tarafınca, küresel çapta sansasyon yaratan ilk yapım olarak gösteridi.

Gene ilk kez ABD’da gösterilen 2004 yılında yapılmış Lost dizisi de benzer nitelikler gösterse de Game of Thrones’un yarattığı marka kıymeti oldukca daha devasa oldu.

Sex and The City

Kaynak, Getty Images

“HBO, biz olmadan biz HBO olmalıyız”

Bu hafta 50. yaşını kutlayan HBO, her ne kadar tv dünyasında kendisine niş bir yer edinmiş olsa da video platformlarının güç kazanmasıyla mali açıdan zor bir duruma girdi.

1997 senesinde DVD satan bir şirket olarak kurulan Netflix’in 2007 senesinde web üstünden dizi ve film yayını hayata geçirmeye başlamasıyla tüm dünyanın tv seyretme alışkanlıkları değişti.

Netflix’in CEO’su Ted Sarandos 2013 senesinde, “Hedefimiz HBO bizlere dönüşmeden bizim HBO olmamız” demişti.

Bugün Netflix’in dünya genelinde 200 milyonu aşkın abonesi var.

HBO’nun video platformu olan HBO Max’te ise bu sayı 77 milyona yakın.

HBO’nun en büyük sıkıntılarından biri, ABD’de malum ve saygı duyulan bir marka olsa da bunun dünya genelinde, bilinirlik anlamında, geçerli olmaması.

Bugüne dek orijinal yapımlarını öteki ülkelerdeki başka tv kanallarına sattığı için Netflix benzer biçimde küresel bir marka olmayı hemen hemen beceremedi.

Game of Thrones

Kaynak, HBO

Türkiye’ye geleceği açıklanmıştı

HBO Max’in ilkin Türkiye’ye de geleceği açıklanmış, peşinden bu karardan vazgeçilmişti.

HBO’yu bekleyen bir başka güçlük ise kurumsal yapısında son zamanlarda yaşanmış olan değişim.

HBO’nun çatı şirketi olan Warner Bros.’un Discovery ile birleşmesinden ortaya çıkan Warner Bros. Discovery şirketinin başlangıcında geçen yıldan beri David Zaslav var.

Warner Bros. Discovery’nin CEO’su David Zaslav’ın görevi ise zor; iki firmanın birleşmesinin peşinden kuvvetli bir yapı ortaya çıkarması ve firmanın borçlarının makul bir halde ödenmesi planını yapması gerekiyor.

HBO ve HBO’nun dijital platformu HBO Max’in başarısı, firmanın ve Zaslav’ın geleceği açısından tehlikeli sonuç.

Sadece HBO’nun House of Dragon,  Succession ve White Lotus benzer biçimde son yapımlarının da büyük bir beğeniyle takip edilmesi, gelecekte bu alandaki iddiasını iyi mi sürdüreceği açısından merak uyandırıyor.

Yoruma kapalı.