AKP, kuruluşunun 21’inci yılını kutluyor: Türkiye’nin son 20 yılına iktidar olarak damgasını vuran parti

Ayşe Sayın | BBC Türkçe, Ankara

Erdoğan

Kaynak, Getty Images

Hakkaniyet ve Kalkınma Partisi, (AKP) 21. kurum yıl dönümünü Pazartesi günü ATO Congresium’da “Bir olduk 21 olduk” sloganıyla kutlayacak.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, milletvekilleri, parti teşkilatlarından katılacağı kutlama programında partinin, 20 senelik iktidar sürecine ilişkin film vizyonu de yapılacak.

Kurulduğu 14 Ağustos 2001’den ortalama 1 yıl sonrasında, 3 Kasım 2002 seçimlerinde tek başına iktidara gelen AKP, iktidarları döneminde 2 cumhurbaşkanı,  4 başbakan çıkardı.

Türkiye’nin 2018’de “Türk tipi başkanlık” olarak da nitelenen sistemine geçişinden sonrasında Erdoğan, cumhurbaşkanı seçildi.

İktidarının ilk yıllarında demokratikleşme adımları ile dikkat çeken ve “Kürt problemininin çözüm sürecini” başlatan AKP iktidarı, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sonrasında ise geçmişte güvenlikçi olarak nitelediği politikaları öne çıkarmakla eleştirildi.

Son 20 senesinde Türkiye’yi yöneten iktidar partisinin siyasetteki mühim dönüm noktalarını derledik:

Seçim zaferleri

Erbakan ve Erdoğan

Kaynak, Getty Images

‘Hiçbir şey eskisi benzer biçimde olmayacak’

Recep Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç, Abdullah Gül’ün de aralarında bulunmuş olduğu Erdem Partili pek oldukca isim, partinin 2001’de kapatılmasının peşinden Ulusal Görüş çizgisinin devamı durumunda kurulan Mutluluk Partisi’ne katılmadı.

Kamuoyunda “Yenilikçiler” olarak adlandırılan grup, Ulusal Görüş çizgisinden ayrılıp, daha liberal bir parti kurma sonucu aldı ve Recep Tayyip Erdoğan Erdoğan liderliğindeki AKP, 14 Ağustos 2001’de kuruldu.

Bilkent Otel’de partinin kuruluşu sebebiyle yapmış olduğu konuşmada Erdoğan, “önder oligarşisini çökerten, kolektif aklın temsilcisi olan bir anlayışı” egemen kılacaklarını belirtip, “Ve bugünden sonrasında Türkiyemizde artık hiçbir şey eskisi benzer biçimde olmayacak” sözleriyle iktidar hedefini deklare etti. 

Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan

Kaynak, Getty Images

İki partili parlamento, tek başına iktidar

2001 ekonomik krizinin peşinden 3 Kasım 2002’de meydana gelen erken genel seçimde, iktidardaki koalisyon baraj altında kaldı.

Demokratikleşme, Avrupa Birliği, vesayet, yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar ile savaşım vaadinde bulunan AKP yüzde 34,28 oy oranıyla tek başına iktidar olabilecek çoğunluğu elde etti.

Seçimden ikinci parti olarak çıkan Deniz Baykal liderliğindeki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) de ana karşıcılık görevini üstlendi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanlığı döneminde 1997’de okumuş olduğu şiir sebebiyle 10 ay hapse mahkum edilen ve bundan dolayı siyasal yasaklı olan Erdoğan, partisi iktidara gelmesine rağmen başbakan olamadı.

58. Hükümet, Abdullah Gül’ün başbakanlığında kuruldu. Sadece ana karşıcılık lideri Baykal, Erdoğan’ın siyasal yasağının kaldırılmasını ilişkin anayasa değişikliğine destek verdi.

Erdoğan, 3 Mart 2003’te yenilenen Siirt seçimlerinde milletvekili seçildi.

15 Mart 2003’te, 59. Hükümeti kurdu ve başbakanlık koltuğuna oturdu.

Erdoğan ve Gül

Kaynak, Getty Images

Tüm seçimlerden birinci çıktı

AKP, 2002’den bu yana katılmış olduğu tüm seçimlerden birinci parti olarak çıkmayı başardı. Kurulduktan sonrasında da seçmen desteğini gözle görülür şekilde artırdı.

Yüzde 34’lerle süregelen oy desteği  yüzde 49,5’e kadar terfi etti.

Genel seçimlerin yanısıra, 2004 mahalli seçimlerinde de başta Ankara, İstanbul olmak 11’i büyükşehir 1950 belediye kazanan AKP; 2007  genel seçimlerinde ise Tunceli dışındaki tüm illerden milletvekili çıkardı.

Parlamento çoğunluğunu yitirdi

Gül’ün vazife süresinin dolmasının peşinden Erdoğan, 10 Ağustos’ta cumhurbaşkanı seçildi. Meydana getirilen Anayasa değişikliği doğrultusunda Erdoğan, halk tarafınca seçilen ilk cumhurbaşkanı oldu.

AKP Genel Başkanlığı ve Başbakanlık koltuğuna ise Ahmet Davutoğlu oturdu.

Davutoğlu liderliğindeki AKP Haziran 2015’teki genel seçimlerde yüzde 40,8 oy oranıyla birinci parti çıkmasına rağmen, parlamentoda tek başına hükümet kuracak çoğunluğu sağlayamadı.

MHP’nin koalisyona yanaşmaması, CHP ile yürütülen koalisyon görüşmelerinin sonuçsuz kalması üstüne Erdoğan, 1 Kasım 2015’te erken seçime gitmek suretiyle “seçim hükümeti”ni görevlendirdi.

Çözüm süreci

Kaynak, Getty Images

Çözüm süreci bitti

7 Haziran seçimleri sonrasındaki en mühim gelişmelerden birisi 2009 senesinde “Oslo görüşmeleri”nde temeli atılan,  Kürt problemi mevzusundaki “çözüm süreci” de noktalandı.

Seçimlerden sonrasında PKK, yol kesme ve şantiye basma eylemlerine başladı.

Çözüm sürecinin sona ermesinin peşinden Türkiye, intihar saldırılarına hedef oldu, bu saldırılarda yüzlerce insan yaşamını yitirdi.

IŞİD’in 5 Haziran’da HDP’nin Diyarbakır’da düzenlemiş olduğu mitinge yönelik bombalı saldırısında 5 şahıs öldü.

20 Temmuz’da ise Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde Kobani’ye yardım göndermek için toplanan Toplumcu Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyelerinin basın açıklaması yapmış olduğu sırada intihar saldırısı düzenlendi.  

IŞİD tarafınca düzenlenen canlı bomba saldırısı sonucu 33 şahıs yaşamını yitirdi.

6 Ekim anması

Kaynak, Getty Images

Suruç saldırısından 2 gün sonrasında, 22 Temmuz’da ise Şanlurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde iki polis evlerinde başından vurularak öldürüldü.

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Tabipleri Birliği (TTB), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), HDP ve oldukca sayıda sivil cemiyet örgütünün katılımıyla 10 Ekim’de Ankara Garı’nın önünde düzenlenen “Sulh Mitingi” intihar saldırılarına hedef oldu.

IŞİD’in gerçekleştirdiği belirlenen saldırıda 102 şahıs yaşamını yitirdi.

1 Kasım’da tekrardan iktidar

 “Güvenlik ve terörle savaşım” üstüne kurduğu kampanyası sonrası Davutoğlu liderliğindeki AKP, 1 Kasım 2015’te düzenlenen erken seçimi yüzde 49,5 oyla kazanmıştır ve tekrardan tek başına iktidar çoğunluğu elde etti.

Krizler ve gerilimler

E Muhtıra

Kaynak, Genelkurmay Başkanlığı

367 krizi ve e-muhtıra

Ahmet Necdet Sezer’in vazife süresini doldurmasının peşinden 11. Cumhurbaşkanı talibi Abdullah Gül oldu.

TBMM’de 27 Nisan 2007’de meydana getirilen seçimde Gül,  oylamaya katılan 361 milletvekilinin 357’sinin oyunu almasına karşın, ilk turda seçilmek için lüzumlu 367 sayısını bulamadı.

CHP, 367’nin yalnız karar yeter sayısı değil, hem de toplantı yeter sayısı olduğu iddiasıyla Meclis’te meydana getirilen ilk tur oylamanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.

Aynı günün akşamı Genelkurmay Başkanlığı web sitesine, sonrasında “e-muhtıra” olarak anılacak bir basın açıklaması konuldu.

Açıklamada, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK)  “laikliğe aykırı” bulunduğunu belirttiği vakalar sıralandı ve cumhurbaşkanlığı seçiminde laikliğin tartışılmasını “endişeyle izlediği” açıklandı ve Genelkurmay’ın laiklik mevzusunda taraf olduğu vurgulandı.

Askerlerin Gül’e itirazlarının en mühim sebeplerinden birisini de Gül’ün eşinin başörtülü olması oluşturuyordu.

Hükümet üyeleri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında yaptıkları görüşmede, geri adım atmama ve aynı sertlikte cevap verme sonucu aldı.

Devrin Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek tarafınca kamuoyuna duyurulan açıklamada, Genelkurmay Başkanlığı bildirisinin “hükümete karşı bir tutum” olarak algılandığı vurgulanarak, Başbakanlığa bağlı bir kurum olan Genelkurmay Başkanlığının, herhangi bir mevzuda hükümete karşı bir ifade kullanmasının demokratik bir hukuk devletinde düşünülemeyeceği vurgulandı.

Cemil Çiçek

Kaynak, Getty Images

MHP desteği

AKP Cumhurbaşkanının seçilememesi üstüne erken seçim sonucu aldı ve 27 Haziran 2007 seçim zamanı olarak belirlendi.

İktidar partisi genel seçimi oyların yüzde 47’sini alarak kazanmıştır. Parlamentoya giren MHP; cumhurbaşkanlığı seçiminde iktidara destek sonucu aldı ve Abdullah Gül, TBMM’de 448 millevtekilinin katılmış olduğu seçimde 339 oy alarak 28 Ağustos 2007’de cumhurbaşkanı seçildi.

Bahçeli ve Erdoğan

Kaynak, Getty Images

Kapatma davasından kurtuldu

367 krizini seçimle aşan AKP, ortalama 1 yıl sonrasında ise kapatma davası ile karşı karşıya kaldı.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, laikliğe aykırı eylemleri gerekçe göstererek, AKP’nin kapatılması, Gül ve Erdoğan’ın da aralarında bulunmuş olduğu 71 kişiye politika yasağı getirilmesini talep etti.

İddianameyi kabul eden Anayasa Mahkemesi’nin 6 üyesi “kapatma” yönünde oy kullanırken, 5 üye ret oyu kullandı.

Sadece oylamada nitelikli çoğunluk sağlanamadığı için kapatma istemi reddedilmiş oldu.

Fidan ve Erdoğan

Kaynak, Getty Images

7 Şubat MİT krizi

İktidara geldiği ilk yıllarda AKP ile kendisine destek veren Fethullah Gülenciler arasındaki iktidar çatışması, 2010’daki Anayasa değişikliği sonrasında belirginleşmeye başladı.

Yargıda egemen olan Gülenciler, Balyoz, Ergenekon operasyonlarının peşinden, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı da hedef aldı.

Devrin İstanbul  Cumhuriyet Savcısı Sadrettin Sarıkaya, Fidan’ın  aralarında bulunmuş olduğu danışma görevlilerinin 7 Şubat 2012’de ifadeye çağrıması büyük krize yol açtı.

Bu girişim sonrasında hükümetin “Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ)” olarak adlandırdığı eski müttefikleri Gülenciler ile AKP arasındaki en mühim kırılma noktası oldu.

MİT krizi, hükümet tarafınca bir darbe girişimi olarak görülürken, AKP, Meclis’ten geçirdiği yasayla, MİT görevlilerinin soruşturulması iznini Başbakanlığa bağladı.

Fethullah Gülen

Kaynak, Getty Images

17-25 Aralık operasyonları: Gülenciler’le kopuş

Devrin İstanbul Cumhuriyet Başsavcı vekili Zekeriya Öz’ün koordine etmiş olduğu yolsuzluk operasyonu kapsamında devrin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Sulh Güler, Iktisat Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Salih Kaan Çağlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan, iş insanları Ali Ağaoğlu, Reza Zarrab ve Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir’in de aralarında yer almış olduğu 89 şahıs gözaltına alındı.

Soruşturmanın ikinci dalgası ise 25 Aralık 2013’te devrin İstanbul Cumhuriyet Savcısı Muammer Akkaş’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ı şüpheli sıfatıyla ifadeye çağırmak istemesiyle yaşandı.

Söz mevzusu operasyonların Gülen yanlısı savcılarca gerçekleştirildiğini korumak için çaba sarfeden ve bunun iktidarını hedef alan siyasal bir operasyon bulunduğunu belirten Erdoğan, Gülencilere açık tavır koydu.

Erdoğan, başlangıçta kendisine destek veren Gülencileri “Paralel yapı” olarak nitelendirdi. Başta güvenlik olmak suretiyle, devlet içinde Gülen yanlısı kadroları görevden alarak etkisizleştirdi.

Sonraki yıllarda operasyonu başlatan Öz’ün de aralarında bulunmuş olduğu savcılar ise yurtdışına kaçarken, oldukca sayıda Gülen yanlısı “FETÖ’cü” oldukları nedeni öne sürülerek tutuklandı.

Seyahat Parkı protestoları

Bölme Meydanı’ndaki Seyahat Parkı’nda Topçu Kışlası’nın tekrardan inşa edilmesi amacıyla Seyahat Parkı’nın Asker Ocağı caddesine bakan duvarın 3 metrelik kısmı 27 Mayıs 2013 gecesi yıkıldı, 5  ağaç da yerinden söküldü.

Bunun üstüne Bölme Dayanışması grubunun üyeleri iş makinalarının önüne geçerek daha çok yıkım yapılmasını engelledi.

Arkasından bu gruptan 50 şahıs parkta çadır kurarak sabaha kadar nöbet tuttu. Polisin müdahalesi üstüne Seyahat eylemlerine destek artarken, Erdoğan’ın 29 Mayıs’ta “Ne yapmış olursanız yapın. Orası için karar verdik. Yapacağız” açıklamasının artından, toplumsal medya üstünden meydana getirilen paylaşımlarla protestolar ülke çapına yayıldı.

Gezi Parkı

Kaynak, Getty Images

Erdoğan’ın “çapulcu” diye tepki gösterdiği protestolar, polisin sert müdahalelerine rağmen günlerce sürdü.

Eylemlere katılan Ali İsmail Korkmaz, Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Eli açık, Ethem Sarısülük, Berkin Elvan’ın da bulunmuş olduğu 8 sivil yurttaş ile 2 polis memuru yaşamını yitirdi. 10 bine yakın şahıs yaralandı.

Ortalama 1,5 ay devam eden protestolar polisin sert müdahalesiyle son buldu ve oldukca sayıda şahıs gözaltına alındı, tutuklandı.

İstanbul

Kaynak, Getty Images

15 Temmuz darbe girişimi

Tarih 15 Temmuz 2016’yı gösterdiğinde Türkiye, tarihinde görülmemiş bir darbe girişimiyle karşı karşıya kaldı.

15 Temmuz akşamüzeri İstanbul Boğazı ve Fatih Sultan Mehmet köprüleri askerler tarafınca trafiğe kapatılırken, ilerleyen saatlerde askeri jetler TBMM, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Ankara Güvenlik Müdürlüğü, Hususi Harekat Başkanlığı ve TÜRKSAT’ı bombaladı.

Devrin başbakanı Binali Yıldırım ekranlardan bunun bir darbe girişimi bulunduğunu deklare etti.

Ondan sonra CNN Türk’e bağlanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimizi, illerimizin meydanlarına, havalimanlarına çağrı ediyorum” çağrısı yapmış oldu.

Devrin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın da aralarında bulunmuş olduğu adlar darbeci askerler tarafınca kelepçelendi.

Gece süresince devam eden çatışmaların peşinden darbe girişimi bastırıldı, 179’u sivil, 246 şahıs yaşamını yitirdi.

Darbe girişiminin peşinden, Türkiye’de “muhteşem hal” diye deklare edildi. Darbe girişimine katılanlar tutuklanırken, bazıları da firar etti.

Demirtaş

Kaynak, Getty Images

Demirtaş tutuklandı, belediyelere kayyum atandı

OHAL sürecinde, yalnız darbe girişimine katılan FETÖ’cüler değil, muhalif olarak görülen birçok aydın, akademisyen ve siyasetçi tutuklandı.

İktidar, çözüm sürecinin sona ermesinin peşinden, HDP’ye tutumunu sertleştirdi.

Ilkin CHP’nin de desteğiyle milletvekilliği dokunulmazlığının kaldırılmasına dönük geçici Anayasa değişikliği yapılmış oldu.

Darbe girişiminden sonrasında ise 4 Kasım 2016’da, aralarında eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ’ın da bulunmuş olduğu oldukca sayıda milletvekili tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Sonraki yıllarda siyasilere yönelik operasyonların devamı geldi. HDP’li oldukca sayıda belediye başkanı tutuklandı, yerlerine kayyum atandı.

Bahçeli, başkanlık sisteminin yolunu açtı, ittifak ortağı oldu

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geçmişte sert sözlerle eleştirdiği ve bilhassa 17-25 Aralık yolsuzluk iddiaları sebebiyle hedef almış olduğu AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, darbe girişimi sonrasında tam destek verdi ve peşinden da Türkiye’de hükümet sistemi değişikliğinin yolunu açtı.

Bahçeli, cumhurbaşkanı olarak parti ile bağları kesilmesine rağmen OHAL döneminde, Bakanlar Kurulu’na başkanlık etmeye süregelen Erdoğan’a, 11 Ekim 2016’da “fiili duruma hukuki boyut kazandırmak gerek” diyerek, başkanlık sistemi önerisini Meclis’e sunma çağrısı yapmış oldu.

AKP ve MHP milletvekilleri, “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” olarak adlandırdıkları sistem değişikliğine ilişkin anayasa değişikliği önerisini Ocak 2017’de Meclis’e sundu.

Meclis’te referandum aralığında kabul edilen Anayasa değişikliği önerisi, 16 Nisan 2017’de meydana getirilen halk oylamasında ise yüzde 51,4 oranında “evet” oyu aldı.

Bahçeli 8 Ocak’ta, kendilerinin cumhurbaşkanı talibi çıkarmayacağını ve aday olması halinde Erdoğan’ı destekleyeceğini deklare etti.

Sistem değişikliğinin peşinden Bahçeli’nin erken seçim talebi AKP’de karşılık buldu.

Seçim yasası değişikliği ile siyasal partilerin “ittifak” yapmaları yasal hale getirirldi.

MHP ile kurulan “Cumhur İttifakı” ile beraber Erdoğan, yüzde 52,6 oy oranıyla Türkiye’nin yeni sisteminin ilk cumhurbaşkanı oldu.

Anayasa değişikliği doğrultusunda partisine döndü ve tekrardan AKP Genel Başkanı oldu.

Yavaş ve İmamoğlu

Kaynak, Getty Images

Büyükşehirleri yitirdi

AKP, başkanlık sistemine geçilmesinin peşinden 31 Mart 2019’da meydana getirilen mahalli seçimlerde ilk büyük kaybını yaşadı.

MHP ile mahalli seçimlerde 51 ilde ittifakını sürdüren AKP, Ankara, İstanbul’un da aralarında bulunmuş olduğu birçok büyükşehir ve belediyeyi CHP’ye karşı yitirdi.

CHP, İYİ Parti, Mutluluk Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan “Millet İttifakı” da en mühim seçim başarısını kazanmıştır.

AKP’nin İstanbul seçimlerine itiraz etmesi üstüne 23 Haziran’da yenilenen İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerini CHP’nin talibi Ekrem İmamoğlu, açık ara farkla bir kez daha  kazanmıştır.

Babacan ve Davutoğlu

Kaynak, Getty Images

Partiden kopuşlar başladı

Başkanlık sistemine geçilmesinin peşinden, uygulamaları ve almış olduğu kararlarla muhalefetin “tek adam” olarak nitelendirdiği Erdoğan ile parti kuruluşunda beraber hareket bazı adlar partiden koptu.

Erdoğan hükümetlerinde Başbakanlık görevinde bulunan Ahmet Davutoğlu, Gelecek Partisi’ni kurarken, eski bakanlardan Ali Babacan da Demokrasi ve Atılım Partisi’ni kurarak, karşıcılık cephesine geçti.

AKP için en tehlikeli sonuç seçim: 2023

20 yıl iktidarda kalmayı başaran AKP için en tehlikeli sonuç seçimlerden birisi ise 2023’te yapılacak seçimler oluşturacak.

Zira AKP’nin karşısındaki karşıcılık bloğu, AKP’den kopan Babacan ve Davutoğlu’nu da kapsayacak şekilde birleşti.

2019 mahalli seçimlerinde batı illerinde aday çıkarmayarak, muhalefete dolaylı destek veren HDP, 6’lı masada yer almasa da AKP ve MHP ittifakına karşı tutumuyla biliniyor.

Cumhurbaşkanlığına tekrardan aday olacağını açıklayan Erdoğan’ın karşısına muhalefetin kimi aday çıkaracağı hemen hemen netleşmiş değil.

2 senelik pandemi sürecinin peşinden ağır bir ekonomik krizle karşı karşıya kalan AKP iktidarının, geçen Aralık ayında kur krizi ile süregelen yüksek enflasyon ve yaşam pahalılığının önüne geçememesi, seçimlere dönük en mühim açmazını oluşturuyor.

Yoruma kapalı.